Hawthorne Etkisi ve İSG Yönetimi
Hawthorne Etkisi ve İSG Yönetimi
Hawthorne etkisi: Elton Mayo, Fritz J. Roethlisberger ve William J. Dickson adlı endüstri psikologları tarafından 1927 ile 1932 yılları arasında, Hawthorne‘da (ABD) bulunan Western Electric Şirketi’nde yapılan ve grup dinamiklerinde “gözlenmenin” ve “birey olarak algılanıp, sayılmanın” önemine dikkati çeken ünlü bir çalışma ile keşfedilen grup psikolojisi kavramıdır.
Çalışmanın planlanmasının nedeni Western Elektrik Şirketi’ndeki aydınlanma düzeyi ile verimlilik ilişkisini araştırmaktı. Deneyler sırasında; önce, hem aydınlanmanın arttırıldığı alanda çalışan işçi grubunun hem de aydınlanma düzeyinin sabit kaldığı alanda çalışan işçi grubunun verimliliğinin arttığı gözlemlenmiş, daha sonra aydınlanma düzeyinin azaltılmasına karşın hem aydınlanmanın azaltıldığı grupta hem de kontrol grubunda verimlilik gene artmıştır. Aydınlanma düzeyinin arttırılmasının ve azaltılmasının hem deney grubunda hem de kontrol grubunda verimliliği arttırmasının nedenini bulmak isteyen psikologlar, işçilerle görüşmüş ve işçilere durumun nedenini sormuşlar, işçiler de araştırmacılara, bilim insanlarının kendileriyle ilgilenmesinden memnuniyet duyduklarını anlatmışlardır. Araştırmacıların, görüşmeler sırasında keşfettikleri bu duruma, iş idaresi psikolojisinin önemli kavramlarından biri haline gelecek olan “Hawthorne Etkisi” adı verilmiştir.
Hawthorne etkisi sayesinde çalışanlara bakış tamamen değişmiştir. Öncesinde her çalışan fiziksel özellikleri ile makine gibi değer görürken, iyi maaş ve uygun maddi imkanların performans açısından yeterli olacağı düşünülüyordu. Hawthorne etkisi, insan olarak fark edilmeye, ilgi gösterilmeye, organizasyona fayda sağlayan bir insan olduklarının düşünülmesine de önem verdiklerini ve “ilgi gösterildikleri” zaman daha verimli çalışacaklarını göstermiştir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürü İçin Hawthorne
İşyerlerimizde oluşturmaya çalıştığımız iş sağlığı ve güvenliği kültürü için Hawthorne etkisi kapsamında değerlendirmeler yapılabilir mi?
Kanunlar ve prosedürler kapsamında yürüttüğümüz çalışmalarda iletişimin ve samimiyetin çoğu zaman olumlu etkilerini görüyoruz. Özellikle diğer ülkelere göre daha duygusal tepkiler veren bir millet olduğumuzu göz önünde bulundurursak Hawthorne Araştırması prensipleri ile daha başarılı sonuçlar elde edebiliriz.
İs kazalarının % 88’i tehlikeli hareketlerden, %10’u tehlikeli durumlardan, %2’si kaçınılmaz ve sebebi bilinmeyen hareketlerden kaynaklanıyor.
Tehlikeli hareketlere örnek vermek gerekirse:
- Emniyetsiz çalışma,
- Gereksiz hızlı çalışma,
- Emniyet donanımı kullanılmaz duruma sokma,
- Tehlikeli yerlerde çalışma,
- Emniyetsiz yükleme, taşıma, istifleme,
- Emniyetsiz vaziyet alma,
- Alet ve makineleri tehlikeli şekilde kullanma,
- Şaşırma, kızgınlık, üzgünlük, telaş, şakalaşma vb.
Görüldüğü üzere kazaların çoğu davranış odaklı sorunlardan ortaya çıkıyor. İş sağlığı ve güvenliği sistemimize teknik ve hukuk prensiplerinin yanında psikoloji ve hatta sosyoloji prensiplerini de eklersek zorunluluk ve yasak sistemlerinden kültürlü çalışan noktasına erişebiliriz.
Hawthorne etkisinin iş sağlığı ve güvenliğine uygulanması için ilk adım Temel İSG eğitimlerinde atılabilir. İş sağlığı ve güvenliği eğitim slaylarında ve anlatımlarında gördüğüm genel durumu; hukuki zorunlulukların sıralanması, teknik zorunlulukların sıralanması, korku salmak, bol kanlı kaza fotoğrafları ve tehditler ile çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği prensipleri empoze edilmeye çalışıyor. Oysa 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu’da iş güvenliği kültürü üzerinde duruyor ve eğitim konularından biri de bu. Maddi anlaşmalar ve çıkarlar üzerine kurulan iş ilişkilerinde uygunsuzluklar önce zihinde ortaya çıkıyor. Yemek kötü diye yüksekte çalışma uygunsuzluğu ortaya çıkaran çalışanların al gülüm ver gülüm mantığından çıkartılması için içten ve bilimsel yönetim tarzlarına ihtiyaç var.
Tabi buradan maddi ve fiziksel olanaklar yerine ilgi ve samimiyet koyulmalı anlamı çıkartılamaz. Amaç daha iyi ve dünya ile birlikte entegre yönetim sistemlerini ülkemizde de görebilmek.
Sözün kısası, insan odaklı işletmelerin verimlilik üzerinden elde ettikleri başarılı yöntemleri, ülkemizin kanayan yarası olan iş güvenliği sorununa uyarlarsak hem ekonomi hem de iş güvenliği kültürü kazanır.